Würden Sie gerne auf diese Nachricht reagieren? Erstellen Sie einen Account in wenigen Klicks oder loggen Sie sich ein, um fortzufahren.

Bolivya, ic savasin esiginde

Nach unten

Bolivya, ic savasin esiginde Empty Bolivya, ic savasin esiginde

Beitrag  Admin Sa Jan 05, 2008 7:58 am

2003’te Ekim Ayaklanması’yla açılan devrimci krizin hala hüküm sürdüğü Bolivya, adım adım bir iç savaşa doğru sürükleniyor. İç savaşı örgütleyen ve kışkırtan, ilerici-devrimci halkçı güçler değil, sermaye oligarşisi ve büyük toprak sahiplerinin beyaz ırkçısı faşist politik hareketidir. Gericiler, zengin-yoksul, oligarşi-halk çelişkilerinin üstünü örtmek için, Kızılderili-Beyaz, Dağlık Bolivya-Doğu Bolivya çelişkilerini kışkırtıp örgütlüyorlar. Kurucu Meclis’in yeni anayasayı onayladığı, dört Doğu eyaletinin ise kendi özerklik tasarılarını onayladığı 15 Aralık 2007 tarihi itibariyle Bolivya artık fiilen bölünmüş bir ülkedir. Dört Doğu eyaleti, Santa Cruz, Beni, Pando ve Tarija, yani coğrafi biçiminden dolayı Yarım Ay denilen bölge, Bolivya nüfusunun yüzde 35’ini oluşturmaktadır. Buna karşın, Bolivya yüzölçümünün yüzde 63’ünü meydana getirmektedir. Doğal kaynakların hemen tamamını barındıran bu bölge çıkarıldığında Bolivya’dan geriye ekonomik anlamda kuru bir kabuk kalır. Yani; bu bölgelerdeki ‘özerklik’ hareketi, nüfusun azınlığının ülkenin çoğunluğuna, yer altı kaynaklarına hükmetmesini istemenin politik biçimidir.
Bolivya sermaye oligarşisi ve ABD emperyalizmi “demokrasi” ve “özerklik” sloganlarıyla gerçekte faşizmi örgütlemektedir. Ancak trajik ve acı olan, bu dört eyalette oligarşinin geniş kentli kitleleri peşine takabilmiş olmasıdır. Beyaz ve melez halk yığınları da, en bencil ve gerici duygularını örgütleyen oligarşinin peşine takılmıştır. Hükümetin kitle desteği bu bölgelerde esasen kırlık bölgelerle sınırlı kalmaktadır. Kentlerdeki devrimci-demokratik emekçi kitleler ise faşist hareket tarafından sindirilmiştir.
Ama Morales, hala bu oligarşik-emperyalist harekete karşı sonuç alıcı kararlı bir eyleme geçmemekte, buna yönelik dişe dokunur bir hazırlık da yürütmemekte, bir ay sonra yapılacak anayasa referandumundan çıkacak “Evet” oylarının hükümetini sağlamlaştıracağını düşünerek savunma pozisyonunu korumaktadır.
Morales, Hugo Chavez’in aksine, başkan seçildiğinden bu yana kitleleri sokaktan uzak tutmaya çalıştı. Sermaye oligarşisinin iktidar tekelini kırmaya ve gerçek iktidar gücünü ellerine geçirmeye yönelmedi. Oligarşiyi, Kızılderili ve köylü kökenden gelen ‘yeni elitlerle’ iktidarını paylaşmaya ikna etmek istedi. Hazırladığı anayasada; halkın 2003’ten beri sokaklarda canı pahasına savunduğu doğal gazın ulusallaştırılmasına dahi yer vermedi. Dev çiftliklerin (latifundia) sürmesine olanak tanıdı. Ülkenin doğal kaynaklarından bir kısmını yoksulların lehine sosyal projelerde değerlendirmek istedi. Demokratik bir kazanım olarak; Kızılderili yerli halka yönelik yüzyıllardır süren politik ayrımcılığa son verdi. Ancak bu sınırlı reformlar bile toprak sahipleri-mali sermaye ittifakına fazla geldi. Nihayetinde onlar, Bolivya gibi devrimci kriz koşullarda bulunan bir ülkede sınırlı sosyal ve siyasi tavizlerin dahi emekçi halkı örgütlenmeye ve daha fazlasını istemeye yönelteceğini biliyorlar. Bu yüzden, 2003 Ekim Ayaklanması'ndan itibaren darbe üstüne darbe yiyerek zayıflayan sağ, Morales’in kitleleri pasifleştirmesini ve parlamenter araçlara odaklanmasını fırsat bilerek, kendisini hızla toparladı ve güç kazandı. Bolivya’nın deneyimi gösteriyor ki, ilerici-halkçı bir hükümet, köklü politik ve toplumsal reformları dahi ancak gücünü sokaktan, mücadeleci halk kitlelerinden alırsa gerçekleştirebilir. Yasalar, ancak toplumdaki gerçek sınıf ilişkilerinde bir dönüşüme denk düşerse bir hükmü olur. Bolivya’daki politik kriz üç olasılığı ortaya koymaktadır. Birincisi; faşist hareketin pervasız gelişimine öfkelenen işçi ve köylü kitlelerinin yeni bir 2003 Ekimi yaratmak üzere ayağa kalkması, bu yoldan oligarşiyi yenilgiye uğratmasıdır. İkincisi; Doğu eyaletleri merkezli oligarşik faşist hareketin ülkeyi ele geçirmesi ve Bolivya’da azılı faşist bir rejim kurmasıdır. Üçüncüsü; bu iki gücün çatışması sonucu ülkenin ikiye bölünmesidir. Her üç olasılığın kapısı da Bolivya’da iç savaşa aralanmaktadır. Bolivya’da sınıf kutuplaşması devrimci bir iç savaşı kaçınılmaz kılmaktadır. Morales bu gerçeği görmezden gelip parlamenter hayallerle avunarak ancak oligarşinin güçlenmesine hizmet edebilir.
Gazetemizin 189. sayısında yayınlanan köşedir.
Admin
Admin
Admin

Anzahl der Beiträge : 124
Anmeldedatum : 02.01.08

https://aleviler.forumieren.de

Nach oben Nach unten

Nach oben


 
Befugnisse in diesem Forum
Sie können in diesem Forum nicht antworten